Burçak GÖREL
Salgın sebebiyle sosyal yaşantımızın tümüyle kesintiye uğradığı bu günlerde, Kültürhane de bir araya gelerek düzenlediği etkinliklere ara verdi ve bu olağanüstü duruma uyum sağladı. Ancak bu zorunlu uzaklaşmanın en makul halinin sosyal beraberlik, fiziki mesafelenme ile sağlanabiliyor oluşu mesafeleri aşan sohbetlerin zeminini oluşturdu, önemini açığa çıkarttı.
Bu sohbetlerden birini Ulaş Bayraktar, “Mesafeler Ötesi Buluşmalar” programıyla bağlandığı Funda Başaran ile gerçekleştirdi. Sohbet, “Korona virüs sağlığımızdan öte insanlığımıza ve toplumsal düzenimize nasıl bir etik tehdit oluşturuyor?” sorusunu, büyük analizlere girmeden, basit sorularla ve ilk gözlemlerle yanıtlamaya çalıştı.
“Biz tüm bu olanlardan sonra nasıl bir toplumda yaşamak istiyoruz?”
Çoğu insanın tüm bu panik ve pandemi koşullarının etkisiyle ortaya savurduğu büyük analizler, önemli teoriler, cevaplanması gereken büyük soru ve sorunların aksine önemli bir soru soruyor Funda Başaran: “Biz tüm bu olanlardan sonra nasıl bir toplumda yaşamak istiyoruz?”. Üstesinden gelmekte çok zorlanılan, ama herkesin aynı zamanda başka başka zorluklarla da baş etmesi gereken bu tuhaf zamanlarda insanları nasıl bir dünya istediğimiz konusunda düşünmeye ve dönemin ihtiyacı olan dayanışma ve direniş biçimlerini, yollarını geliştirmek ve genişletmeye çağırıyor.
Ortaya atılan büyük analizler üzerinde toplumsal olarak tüm dünya uzlaşsa dahi, bu durumun yarına dair nasıl bir sonuç yaratacağının bilinmediğine dikkat çekiyor Başaran. Neyin içinde geçtiğimizi bilmiyoruz ve neyle karşı karşıya kalacağımız üzerine düşünmüyoruz. Bilim dahil olmak üzere birçok alan önemli tespitler ve analizler ortaya koyuyor ama hiçbiri gerçekten nasıl bir toplumsal gelecek istediğimizi söylemiyor.
Funda Başaran, babasının dile getirdiği “Şu işin içinden insanlığımızı kaybetmeden çıkabilsek…” isteğini ancak “basit sorular sorarak” hayata geçirebileceğimizi söylüyor. Yaşlılarını ölüme terk eden bir toplum tüm bunlar bittiğinde nasıl bir toplum olacak? Etik krizler, kara borsalar, arkasından gelen stokçuluk… Agamben’in Clarifications yazısında sorduğu, “Sadece ve sadece hayatta kalma arzusuyla kendini devam ettiren bir toplum nasıl bir toplum olur?” sorusunu hatırlatıyor Başaran ve yeniden soruyor; “Bundan sonra sadece hayatta kalmak üzere mi devam edeceğiz; yoksa gerçekten yeni bir hayat yeni bir yaşam kurabilecek miyiz?”
“En güçlü olan değil, en dayanışmacı olanın hayatta kalabileceği bir dönem”
Sohbetin üzerinde durduğu basit sorular, dayanışma ve iş birliği taleplerinin önemini içeren cevaplara çıkıyor. Birbirimize sokağa çıkmama çağrısı yaparken, bu dönemin karşılıklı yardımlaşma ve işbirliği gerektiren, en güçlü olan değil en dayanışmacı ve işbirliği içinde olanın hayatta kalabileceği bir dönem olduğu ortaya konuyor. Bu pratik de direnmek ile direngenlik arasındaki farkın içselleştirilmesine bağlanıyor.Ulaş Bayraktar’ın sözleriyle “Bir şeye karşı değil, daha iyi bir yaşam, dostluk, ilişki, insanlık için bir araya gelmek; bir şeye karşı kendimizi korumak için değil de bir şeye ilişmek için hareket etmek. İradenin umudu dediğimiz; umudu inşa etmek umudu var etmek gerekiyor sanırım.”
Söyleşide konusu geçen ve bu sohbeti aydınlatan yazı için;
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/03/20/birbirimize-sokaga-cikmama-cagrisi-yaparken/
Funda Başaran kimdir?
1990 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Bilgisayar Mühendisliği bölümünü bitirdi. 1995 yılının Eylül ayında Yüksek Lisans öğrencisi olarak başladığı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde 1996 yılının Ocak ayında araştırma görevlisi oldu. 7 Şubat 2017 tarihinde 686 nolu KHK ile ihraç edilene dek, 21 yıl boyunca aynı fakültede sırasıyla araştırma görevlisi, yardımcı doçent, doçent ve profesör ünvanlarıyla çalıştı. Akademik çalışmaları yanında TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi’nde Yönetim Kurulu üyeliği, yine TMMOB’ye bağlı Bilgisayar Mühendisleri Odası’nın kurucu yönetim kurulu başkanlığı yaptı. Hala TMMOB Bilgisayar Mühendisleri Odası’nın Onur Kurulu üyesidir. Ayrıca Alternatif Medya Derneği ve Halkevleri Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yürütmektedir. İşçi Filmleri Festivali’nin başlangıcından bu yana değişik süreçlerinde gönüllü olarak yer almıştır.