“Bremen mızıkacıları, Kültürhane adlı bir mekanda buluştular”

Burçak Görel

Her sayıda Kültürhane’nin bir parçasını taşıdığımız menü kapağımızın bu seferki konuğu Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü’nden “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine attığı imzayla ihraç edilen Zerrin Kurtoğlu. Eski masallara felsefi bakış açısıyla güncel yorumlar getiren, kırık bir mermer parçasına Kültürhane’ye benzettiği Bremen Mızıkacılarını işleyerek can veren Kurtoğlu, hem kendisinin, hem de taşlarının hikayesini Ulaş Bayraktar’a anlattı. 

“Zerrin Hoca’nın Güvercinleriyiz!”

Zerrin Kurtoğlu’nun “çizme hikayesi” 2015 yılına, Suruç Katliamı’na dayanıyor. Hem bir tür terapi hem de konuşmadan anlatabilmenin bir yolu olarak gördüğü sanata sığınıyor ve kayıpları çizdiği güvercinlere dönüştürüyor. “Güvercin günlükleri” adını verdiği çizimlerle anılmaya başlayan Kurtoğlu, akademiden ihracından sonra öğrencileri tarafından “Zerrin Hoca’nın Güvercinleriyiz” sözleriyle karşılanıyor. 

Kurtoğlu’nun çizim hikayesi evinin bahçesinde, inşaat kalıntıları arasında tanıştığı kırık bir taş ile kâğıttan mermere terfi ediyor. “Düz ve keskin sınırları olmayan parçalar; hayat gibi. Üzerine istediğini değil; onun şeklinin ve dokusunun izin verdiğini çizebildiğin, ‘ben bunu çizerim!” diyemediğin. Tıpkı hayata diyemediğin gibi.” sözleriyle tanımlıyor mermeri. Aynı zamanda mermer zemin, üzerine çizilen yanlış çizgi silindiğinde hiç iz bırakmıyor. Bu yönüyle de Türkiye toplumunun hafızasına benzetiyor mermeri. Bu yüzden o hafızaya kalıcı bir şeyler koymak istiyor. Her çalışmasına kendinden, memleketten çeşitli durum ve duygular ekleyerek çizmeye devam ediyor.

“Haydutları kaçıran bir birliktelik”

Kültürhane’nin hikayesini ilk duyduğunda, aklına Bremen Mızıkacıları’nın geldiğini anlatıyor Kurtoğlu. Yine bahçesinden bulduğu kırık bir mermerin üzerine “Bremen Mızıkacıları Kültürhane adlı bir mekanda buluştu” diye yeniden yorumladığı masalını işlemeye başlıyor. Bu taşın hikayesini şu sözlerle anlatıyor; “İki hikâye de ayrı ayrı değil, bir arada durarak dayanışmanın örneği. Bremen Mızıkacıları efendilerine karşı kendi canlarını, Kültürhane ise iktidara karşı insan canını ve barışı kurtarmak için bir araya geldi. Bu iki hikaye burada kesişti. Bremen mızıkacıları Kültürhane adlı bir mekanda buluştular ve bu mekan haydutları kaçıran bir yer oldu. Oraya hiçbir düşman, hiçbir haydut yaklaşamıyordu. Ve orada hakikati anlatmaya başladılar. Kültürhane artık bu ülkedeki hakikat arayıcıları için hakikatin yeşerdiği, korunaklı bir mekan. Hem bir sığınak hem de dışardakileri içeriye davet eden bir yer.”

Zerrin Kurtoğlu renklendirdiği, çeşitli hikayelerle buluşturduğu eserleriyle, bütününden kopartılmış taşlara yeni güzellikler katıyor, kadim bir evveliyatın ve felsefenin bilgisiyle sessiz ve derin bir direnişin örneğini sergiliyor. Hem de Bremen Mızıkacılarının ağzına iliştirdiği, “Bu aslında size sürprizimdi, uzun uğraşlar sonucu bulmuş, bir gün bir müzisyen bulur da çalar  belki diye bırakmıştım. Bu ezgi en çok sizin ağzınıza yakışacaktı çünkü” diye anlattığı Enternasyonal’in notaları gibi hiç dinmeyecek, evrensel bir direnişin sesleri ile…

Limonata sayımızı okumak için tıklayın.

Kültürhane Menü/Dergi (Tüm Sayılar)

Related

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *