Yeni sosyal medya yasası: Sansür ve hafızasızlaştırma

Burçak Görel 

Sosyal medya uzun zamandır gündelik hayatımızın önemli bir parçası. Özellikle toplumsal muhalefet alanlarının oldukça kısıtlı olduğu ülkemizde aynı zamanda önemli bir muhalefet aracı. Bu sebeple yıllardır çeşitli düzenlemelerle kısıtlanan ve sansürlenen sosyal medya yeni bir yasa ile karşı karşıya. 1 Ekim 2020 itibarıyla yürürlüğe girecek olan, sosyal ağ sitelerine zorunluluklar getiren yeni Sosyal Medya Yasası, erişimin engellenmesinin yanı sıra içeriğin kaldırılmasını da öngörüyor.

Onur Aytaç, Hukuk Sohbetleri programında 1 Ekim’de yürürlüğe girecek 7253 sayılı Sosyal Medya Yasası’nı İnsan Hakları ve İnternet Hukuku alanındaki çalışmaları ile bilinen Dr. Av. Kerem Altıparmak ile konuştu. Söyleşide sosyal medya platformlarına getirilen yükümlülükler ve öngörülen yaptırımlar ifade özgürlüğü kapsamında tartışıldı.

Unutmaya zorlama hakkı (!)

Altıparmak’ın anlatımına göre yürürlüğe giren değişiklikler sosyal ağ sağlayıcıların Türkiye’ye temsilci atamasını, kullanıcı verilerini ülke içinde saklamasını ve adli makamlardan gelen içerik çıkartma ile kullanıcı verileri ifşası gibi talepleri yerine getirmesini zorunlu kılıyor. Temsilci atamayanlar için ise yüzde 90’a varan oranlarda bant genişliği daraltması gibi yaptırımlar söz konusu. Aynı zaman- da yasa ağ sağlayıcıların yanı sıra içerik sağlayıcılarına da yeni yükümlülükler getiriyor. Yasa ile birlikte artık içerik sağlayıcısına eri- şim engelleme kararı çıkartılabilecek, eğer uygulanmazsa maddi yaptırımlar uygulanabilecek. Altıparmak bu madde için, “Yasayla birlikte en çok konuşulan şey unutulma hakkıydı. Ancak daha tehlikeli bir şey var o da unutmaya zorlama hakkı. Bu yasa ile bizim hafızamızı siliyorlar” diye konuştu.

Neden ihtiyaç duydular?

“Yüz binlerce sitenin engelli olduğu, on binlerce sosyal medya içeriğinin engellendiği bir ülkede bu yasaya neden ihtiyaç duydular?” Altıparmak’a göre bu sorunun cevabı internete dair hükümet kanadından ve ona yakın cenahlardan gelen talepleri bir noter edasıyla uygulayan sulh ceza hakimlerinin aynı uygulamayı Türkiye’de olmayan Twitter, Youtube vb. gibi kaynaklarda işletemiyor olması. Maddelerin ve yükümlülüklerin uygulanabilirliği önünde ciddi engeller olduğuna dikkat çeken Altıparmak, “Ancak tam olarak uygulanabilirse şöyle bir sonuç doğar: Eğer iktidar yanlısı bir anonim hesaptan yazıyorsanız dilediğinizi yazmaya devam edersiniz ancak muhalif bir anonim hesaptan yazıyorsanız kimliğiniz açığa çıkarılarak hakaret davalarında davalı olabilir, terör örgütüne yar- dımla suçlanabilirsiniz. Bu şekilde bu yasa sosyal medyayı da diğer alanlar gibi tek sesli, hükümetin borazanlığını yapan insanların bağırarak herkesi susturduğu bir mecra haline getirir” ifadelerini kullandı.

Çoklu baro, bekçilik, İstanbul Sözleşmesi, sosyal medya yasası… Sosyal medya yasası kamusal alanın ve muhalefetin siber alanda dahi varlığına tahammül edemeyen otoriter bir iktidarın şimdilik attığı son adımdı. Bu adımın ayrıntılarını söyleşinin Youtube kana- lımızdaki videosundan dinleyebilirsiniz. Bu adımın önünün kesil- mesi ise ifade özgürlüğü ve haber alma hakkımızı tehdit eden bu sansür çabasına karşı yürütülecek mücadele ile mümkün.

Kültürhane Menü/Dergi (Tüm Sayılar)

Related

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *