Sema Uğurlu Canpolat
Pandemi sürecinde geçirdiğimiz bahar aylarının ardından yaz geldi, önceden olsa ‘deniz ve havuz sezonu çoktan açıldı’ derdik. Kimileri için bu söylem hala geçerli olsa da benim de dahil olduğum hatırı sayılır bir çoğunluk için soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Hazır vakti gelmişken Mersin’de kent içinde özellikle Yenişehir ve Mezitli ilçelerinde daha çok ‘site’ tipi yapılaşmanın getirdiği yüzme havuzları üzerine biraz kafa yoralım istiyorum.
Bir şehrin dağını, ovasını, caddesini, sokağını, bina yoğunluğunu kısacası coğrafi ve kentleşme anlamında fiziki halini uydu görüntüsü üzerinden iki ve üç boyutlu olarak okumak, fiziksel ve sosyal ilişkiler kurmaya çalışmak pek çoğumuzun hoşlandığı bir etkinlik. Google Earth’te Mersin’i incelemeye başladığınızda şehir merkezinin batısı ve kuzeyine doğru özellikle 2000 sonrası yapılaşan alanlarda hemen hemen her yapı adası içinde en az bir yüzme havuzu görürsünüz, kimi zaman bu sayı üçe, dörde kadar da çıkar. Çocuklu aileler için ebeveynleri rahat ettiren bir durumdur havuzlu sitede oturmak, üç aylık yaz tatili boyunca havuzların en yoğun kullanıcısı çocuklar olur genelde. Bu anlamda havuzu kullanma hakkına sahip site sakinleri için (hijyen takıntısı yoksa ve eğer aktif olarak kullanılıyorsa) iyi bir karşılaşma, sosyalleşme mekanıdır bu havuzlar.
Diğer taraftan korona virüs sayesinde kırılganlığını çok daha iyi anladığımız sistemin tüketim mekanlarından da biridir. Havuza her girmenizde ödeme yapmazsınız belki ama filtrasyon, devirdaim, aydınlatma için kullanılan elektriği, ilaçlaması, bakımı, temizliği derken aidat giderinizde bir masraf kalemi olarak her ay önünüze gelir. Büyüklüğüne göre tonlarca su kullanılır (25*12,5 metre boyutlarındaki bir yarı olimpik havuzu tek seferde doldurmak için 625.000 litre; havuzun yaz sezonunda 3 aylık kullanım sürecinde yaklaşık 2.000.000 litre su kullanılır). Doğa, iklim, ekoloji gibi konular eve kapandığımız dönemde daha çok farkına varılıp üzerine düşünülen konulardan oldu. Bu bağlamda özellikle Mersin gibi kıyı kentlerinde sorgulanması gerekenler listesine yüzme havuzlarını da eklemek yanlış olmaz sanırım. ‘Havuza da mı girmeyelim?’ diyenleri duyar gibiyim. İlaçlama için kullanılan kimyasalları, tonlarca suyu ve denize girme olanaklarını da düşününce evet mümkünse girmeyelim. Ancak yüzme sporu ile ilgileniyorsanız, profesyonel yüzücü iseniz veya çocuğunuza yüzme öğretmeye çalışıyorsanız bu aktiviteler için yıl boyu kullanılabilen kapalı yüzme havuzları Mersin’de mevcut. Gönül ister ki her yeni yapılan siteye yüzme havuzu yapılacağına daha çok insanın faydalanabileceği, tasarımından inşasına ve kullanımına kadar ekolojik kaygıları olan ve hatta başka bazı aktiviteleri de barındıran merkezler inşa edilsin. Fiziki mesafelenmeden kurtulduğumuz ve birbirimizden korkmadan bir araya geleceğimiz günlerde kentin sadece yeni yapılaşan bölgeleri değil, yapılaşmasını tamamlamış bölgeleri için de bu anlamda bir bina kullanımı mümkün olsun.
Bu yazı menü/dergimizin Temmuz sayısında yayımlanmıştır. Derginin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.