Mithat Fabian Sözmen
1975 Türkiye Atletizm Şampiyonası, spor tarihimizde nadir görülen bir şeye, protesto gösterilerine tanıklık etti. Mersinli atletlerin kimi 100 metre yarışında bitiş çizgisini yürüyerek geçti kimi çekiç atmada çekici ayağının dibine bırakıverdi.
O Mersin takımı ki Galatasaray, Fenerbahçe gibi kulüpleri geride bırakıp şampiyonluklara ulaşan; ikincilikler, üçüncülükler elde eden; bu yılki şampiyonada da Nurullah İvak gibi sporcularıyla rekorlar kırması beklenen bir ekipti.
Tribünler, hakemler, yöneticiler şaşkındı ama herkes protestonun gerekçesini biliyordu.
Mersin’de spor deyince akla gelen isim, yukarıda saydığımız başarıların mimarı, sayısız sporcunun kâşifi Seyfi Alanya, siyasi ayak oyunlarının hedefindeydi.
1975’te Ecevit’in CHP’sine karşı TBMM’nin sağcı partilerinin bir araya gelmesiyle oluşturulan Milliyetçi Cephe hükümeti, “komünizm karşıtlığı” adı altında piyasacı-milliyetçi-muhafazakâr iklimi yükseltmenin peşindeydi. 1980 darbesine kadar sayısız karanlık katliamın faili olan bu iklimden farklı şekillerde yararlanmak isteyenler hayal gücünde sınır tanımıyordu.
O dönem, Beden Terbiyesi İl Bölge Müdürü olan Alanya, “ne sağcı ne solcu yüzde 100 sporcu” bir figür olarak kentte siyaset üstü bir isimdi. Buna rağmen koltuğunu gasbetmek isteyenler kolları sıvadı ve Ankara’yı bu değişikliğe ikna etmek için “komünizm” kartını kullandı.
Kızıl mazı ağacından komünizm devşirmek!
Cin fikirlilere göre, Alanya’nın Tevfik Sırrı Gür Stadı’na kızıl renkli mazı ağacı diktirmesi onun komünistliğine delildi! Bir süredir Ankara’yı arşınlayıp duran ekip, Spor Bakanı Ali Şevki Erek’e, Alanya’nın gençleri kışkırttığı, stada “komünistlerin işareti(!)” kızıl renkli mazı ağaçları diktirttiği, halkın buna “komünistler stadı ele geçirdi” diyerek tepki gösterdiği gibi yalanlar sıralayıp Alanya görevinden alınmazsa Mersin’de ortalığın karışacağını söylediler.
Bunun üzerine Bakan, İçel Valisi Bayram Turhan Çetin’i arayarak Alanya’nın görevden alınmasını istedi. “Ben bu şehrin valisiysem Seyfi Alanya da Mersin sporunun valisidir. Vali valiyi görevden alamaz” diyerek yüreklice bu talimatın karşısında duran Vali Çetin, merkeze çekildi. Alanya bu gelişmelerin üzerine istifa kararı aldı. Fakat o sadece yerel bir spor insanı değildi. Galatasaray futbol takımının formasını Turgay Şeren, Gündüz Kılıç gibi efsanelerle birlikte terletmiş, sonra atletizmde karar kılarak milli olmuş, madalyalar kazanmış bir isimdi. İstanbul basınında Alanya için Gündüz Kılıç, Semih Türkdoğan, Emrah Aktuna, Aziz Aktel gibi etkili kalemler yazılar yazdı, bu vahim hatadan geri dönülmesi çağrısı yapıldı.
Ne yazık ki Bakan Erek, Gündüz Kılıç’ın “Mersin’de Seyfi Alanya’sız spor olamayacağını bağıran gençliğin sesine kulak verme” çağrısına kulaklarını tıkadı. Alanya, Mersinli sporcuların tarihi protestosu sonrası olayların daha fazla büyümemesi için spora veda etti.
Zaten hali vakti yerinde olan, bölge müdürlüğünü ücretsiz yapan, piyangodan çıkan 1 milyon lirasının 370 binini Mersin sporuna harcayan Seyfi Alanya, hakkındaki iftiracıların açtığı 100 liralık usulsüz harcama davası için mahkemeye bile çıkarıldı ama ilk celsede aklandı. Alanya’nın koltuğuna oturanlar ise 6 ay sonra yolsuzluktan açığa alındı.
Spora adanmış bir ömür
Bu yazıda sporla, Mersin’le dolu ömrünün çok kısa bir bölümüne değinebildiğimiz Seyfi Alanya’yı 21 Haziran 2005’te kaybettik. Ardından Kemal İstek’in yazdığı “Spora adanmış bir ömür: Seyfi Alanya” kitabı önemli bir kaynak olarak sadece Mersin değil ülke spor tarihine hizmet ediyor. Uğruna ülke spor tarihinin en soylu protestolarından birinin gerçekleştirildiği “inanmış spor adamı”, “spor valisi”, “idmancı ruh” Seyfi Alanya’yı özlemle anıyoruz.
Yeni Tatlar (Haziran) sayımızın tamamını okumak için tıklayın.