Kader Çetintaş
Ben öyle duygularını iyi ifade eden biri değilim. Hele ki dergiye yazmak çok zor oldu benim için.
İmza sürecini uzaktan duymakla bu süreçte hocaların çok yakınında olmak arasında şüphesiz büyük bir duygu farkı var.
O sıralar öyle şeyler yaşadık ki zaman zaman olanlar karşısında öylece kalakaldım. Ama geçti. Hani öyle kolay da olmadı ama tutunacak bir dalımız olunca kolaylaştı biraz daha. Gidenlerin ardından üniversitelerde kalan ‘sessiz’lerle, okuduğum ve sonrasında çalıştığım fakülte, birden ıssız bir mekana dönüşmüştü zaten… Biz de çok kalmadık, kalamadık oralarda; umut diye bir rüzgar varmış, takıldık peşine. Fakültelerin yerini mekan olarak küçük ama yaptıklarıyla büyük, içindekilerle kalabalık bir yer, Kültürhane aldı. Gördük ki yapılabileceklerin çokluğu ve yapacak olanların birlikteliğiyle büyüyen bir duyguymuş umut..
İşte Kültürhane’yi toprakta bir çatlağa benzetiyorum ben ve o çatlaktan nice filizler kök salmaya gebe. Kültürhane ahalisi olarak bizler çok iyi bildiğimizi düşündüğümüz şeyleri yapmıyoruz üstelik.
Aksine daha önce hiç yapmadığımız, “yapamazsınız” denilenleri yapmaya çabalıyoruz. Burada hiç bir şey muhteşem olmaya aday da değil, burada her şey denenebilir, yapılabilir olmaya aday… Biz de bütün bunların gerçekleşebilme ihtimaline adayız. Mekanımızda umudu filizlendirmeyi biz hep deneyeceğiz, sizi de toprağımızı sulamaya, can olmaya bekleriz.