Gönül Dinç
Akrep gömecine
Bal işleyensin
Ayva gibi ağlayıp
Nar gibi gülensin
Muzaffer Oruçoğlu
Oruçoğlu neye, kime, hangi duygularla yazdı bilmiyorum ancak bana birçok şeyi anımsatıyor. Her dinlediğimde hayata dair bir sürü şey geliyor aklıma. Neden derseniz, sanırım bu dünya bir akrep gömeci ve aslında yaptıklarımız, yapmak istediklerimiz o gömeci bir şekilde dolduruyor. Bazen bal ile bazen zehir ile. Bazense bir akrep zehrini doldururken gömece, bakıyoruz öylece. Korkuyoruz zehrinden anlıyorum. Anlıyorum ancak anlamak her zaman hak vermek anlamına gelmiyor. Zehir her geçen gün dolmaya devam ederken gömece, daha ne kadar izlemeye devam edeceğiz bilmiyorum. Belki “Benim gömecime dokunmayan akrep bin yaşasın” diyoruz. Belki biz başka bir gömeçte yaşıyoruz sanıyoruz, kim bilir? Sahi akrep zehrini hangi gömece dolduruyor bunu biliyor muyuz? Ya düşündüğümüz gibi herkesin bir gömeci yoksa, ya hepimiz tek bir gömeçte yaşıyorsak? Ya bazen akrep biz oluyorsak?
Gömece bal işlemek öyle zor da değil aslında. “Haydi gömeci yıkalım!” değil mevzu. Haydi gömeci herkes için yaşanılır yapalım. Çok zor ancak imkansız değil. Doğamızı korumakla başlayabiliriz işe. Sokaktaki hayvanlar için kapımızın önüne bir tas su, bir kap yemek koyabiliriz mesela. Bir ağaç dikebiliriz bahçemize ya da bir çiçek yetiştirebiliriz. Plastik kullanımımızı azaltabiliriz. Suyu idareli kullanabiliriz. Daha da uzatılabilecek bu liste her şey etmez ama çok şey eder.
Hadi elimiz bal tutmaya devam etsin. Kim olursa, ne iş yaparsa, kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın herkesten öğrenebileceğimiz şeyler vardır, herkese katabileceğimiz şeyler de. Kimseye tepeden bakmadan, ön yargılı olmadan muhabbet kurmaya çalışabiliriz. İnsanların yapıp etmelerini kendi zeminleri üzerinden değerlendirip anlamaya çalışabiliriz. Evet, anlamak her zaman hak vermek demek değildir ama anlamak çok şeydir. Anlamak, birine nereden dokunacağınızı bilmektir. En güzel yerimizden dokunalım birbirimize.
Başkasının yaşam alanını ihlal etmeden yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bu başkası “ben” dışındaki herkestir. Eşimiz, dostumuz, çocuğumuz, komşumuz, hiç tanımadığımız bir insan. Hayvanların, bitkilerin de yaşam alanını ihlal etmemek de buna dahil. Buradayız, dünyadayız, doğadayız. Doğada hakikat çıplaktır. Hakikat işin içine insanın girdiği noktada iyi veya kötü bir anlam kazanıyor. Varsa dünyanın bir anlamı, anlamın dünyaya kendiliğinden gelmiş olmamasındadır. Tek bir insanın olmadığı yerde hakikat çıplak, tek bir insanın olduğu yerde hakikat anlamlı, iki insanın olduğu yerde toplumsallaşmanın başlamasıyla birlikte anlamlar önemlidir artık. Güzel anlamlar yaratmak bizim elimizde. Dünyayı güzelleştirmek ve hepimiz için yaşanılası kılmak bizim elimizde.
Gömeci bal ile doldurmaya çalışan Kültürhane’de her zaman, herkese yetecek taze balımız var mesela. Denemek ister misiniz?