Mithat Fabian Sözmen
22 Ocak (İkinci Kanun) 1942’den bir Yeni Mersin gazetesi haberi: “Doktor Hayri Toloner’in bacağı az kalsın kırılıyordu.”
2. Dünya Savaşı’nın en çetin günlerinde, gazetenin birinci sayfası her gün savaş gelişmelerine dair havadislerle doluyken insan “Bu da haber mi?” ya da “Başka derdiniz mi kalmadı?” diye düşünebilir. Olsun biz okumaya devam edelim: “Geç vakte kadar Halkevi’nde çalışan Toloner işlerini bitirdikten sonra evine giderken caddenin ışıksız olmasından ve yağmur sularının lağıma akmasını temin eden delik kapağının açık olmasından dolayı bir ayağı deliğe girmiştir… Civardan yetişenler tarafından kurtarılan Toloner evine götürülmüştür…”
Herhalde münferit bir olay, münferit bir ışıksız cadde, münferit bir açık lağım kapağıdır. Değil mi?
Oysa bir gün önce Yeni Mersin, yine “Stalin”li, “Ruzvelt”li, “Çörçil”li mühim savaş haberlerinin yanında şöyle bir makale yayımlamış: “Şehrin birçok caddesi ışıksız.”
Öğreniyoruz ki bir haftadan uzun süredir devam eden bir ışıksızlık hali var.
1942 İkinci Kanunu, 2021 Ocak’ı gibi de değil, soğuk, yağmurlu, çamurlu… 4 Ocak tarihli habere göre şehre 30 yıl aradan sonra kar yağmış. 8 Ocak tarihli habere göre “soğuk havalar narenciye ağaçları üzerinde ehemmiyetli tahribat yapmış”, “portakal, limon, mandalina mahsulünün yüzde 80’i mahvolmuş”, “Mersin’in senelerden beri toprağa büyük bir hevesle döktüğü sermaye ve emeğin büyük bir kısmı kaybedilmiş.”
Zor günler ama maalesef daha da zorlaşacak. Ocak 1942 aynı zamanda ekmeğin karneyle dağıtılmaya başlandığı mevsim. 13 Ocak tarihli gazetede Belediye Başkanvekili Şefik Ergündüz, “ihtiyacından fazla ekmek alanları ve bazı evlere fazladan ekmek veren fırınları” uyarıyor. 22 Ocak’ın gazetesi evinde unu ve buğdayı olanların beyanname vermesi zorunluluğunu ilan ediyor. Nihayetinde 29 Ocak’ta Mersin’de ekmek karneyle verilmeye başlanıyor, eksik ekmek çıkaran fırınlar cezalandırılıyor.
Zor günler, ekmek bile sayılı ve Türkiye savaşa girmese de 2. Dünya Savaşı’nın koşullarından etkileniyor. Işıksız caddeler bunun bir sonucu. Üstelik ülkenin savaş nedeniyle yaşadığı tek askeri kaybın, 23 Haziran 1941’de Mersin açıklarındaki Refah Faciası’nda vuku bulduğunu hatırlatalım.
2. Dünya Savaşı ile kıyas kabul etmez elbette ama Covid-19 günleri de kolay geçmiyor. Resmi rakamlara göre Türkiye’de şu aralar her gün 150-200 insan ölüyor. Her gün Refah Faciası’ndaki kadar insanı kaybediyoruz yani. Diğer kısıtlamaların etkilerini karneyle ekmekten dahi ağır yaşayanlar var. Şükredelim demiyorum ama bu zorlukların biricik olmadığını hatırlayalım. Kültürhane gibi dayanışmamızı paylaşabileceğimiz mekânların varlığı düne göre avantajımız. Enseyi karartmadan yola devam.